Bir Evita Masalı-2- final..



Darbeler üstüne darbe yiyen Arjantin bir gün bir adamla tanışır: Albay Juan Peron...

San juan kasabasında biranda deprem olmuş halk her yerden maddi manevi darbeler ve tabiat olaylarıyla yıkıldıkça yıkılmıştı..Albay Juan Peron kendi kariyeri için bunu çok büyük bir fırsat bilerek halka biraz  moral olsun, yaraları sarılsın diye bir konser tertipler asıl amacı ise; halkın güvenini kazanmaktır..



Ve kader, tamda burada devreye girmeye başlar  :) O gece Eva ve Juan'ın yolları bu konserle kesişecektir, kızın tiyatral kabiliyeti ve tavırları Juan'ın büyülenmesine neden olmuştur, yıllar sonra onu ilk gördüğü anda hissettiklerini şöyle ifade edecektir : ' Onu görünce dilim tutuldu, sesinin gücü ve bakışlarındaki kararlılık, beni müthiş etkilemişti, o anda karar verdim; Eva'yla iş birliği yapmalıydım, zaten politik hareketimin kadın liderini yetiştirmek zorundaydım'  bu hikayede ikilemde kaldığım tek şey, ortada bir aşk'ın yada bir sevginin gerçekte varolup olmadığı..eğer gerçekten aşk varsa, Juan'ın eva için duyguları tamamen saf olabilir siyaseti işin içine çok sonra dahil ederdi diye düşünüyorum aynı düşüncem eva içinde geçerli sanırım sonradan gelişecek sevgi'nin -den hali olabilir mi? kimbilir..net bir cevap bulamadım..

Devam edelim; kader onları buluşturduktan sonra Eva, evden ayrılırken aldığı kararın doğru bir karar olduğunu kanıtlamıştır resmen, Juan onun hem patronu hem iş ortağı hem aynı kulvarı paylaşan bir arkadaş ve sevgilidir ayrıca Peron ilk evliliğini yapmış bir adamdır. Juan kısa süre sonra çalışma bakanı olarak koltuğa oturacaktır, bunda eva'nın çok büyük payı vardır kitlelere etkileyici ses tonuyla ulaşacak insanları oldukça büyüleyecektir, ülkenin gerçek işçi ve emekçileri eva'yı kendilerinden biri olarak gördüklerinden, onun söylemleri her zaman ilk sırada öncelik kazanacaktır..Fakat ülke her ne olursa olsun darbelerden bir türlü kurtulamayacaktır galiba bizim memleket bu konuda biraz daha şanslıymış tek bir dirsek darbesi yetmiş :)
Juan sıra dışı bir askerdir o işçilerin 'emekçi babası', sendikalarla da omuz omuzadır. 1944 yılında millete gına gelmiş olsada neredeyse alışmaya başlamış olan ülke vatandaşlarına bir darbe daha gelir ve Juan abimiz görevinden atılır ardından tutuklanır, işte burada evita devreye girer tüm sendikacı arkadaşlarını ve işçileri arkasına alır ve büyük bir grev başlatır, resmen hayatı durdurur bir grevdir bu...insanlar sokaklarda -bu son olsun, bu son olsun diye bağırmaktadır..İş çığırından çıkar ve sonunda Peron abi serbest  bırakılır..

Halkın gözünde  bu ikili devleştikçe büyür, büyüdükçe efsane haline gelir, fakat olumsuz olan bir konu vardırki; esas kızımız ve esas oğlumuz evli değillerdir bu nedenle ekabirler tarafından kınanmakta ve ayıplanmaktadır,aslında onlar bu dedikoduların hiç birini umursamazlar fakat eva'ya 'sanatçı' değil de; sanki bir 'fahişe' gözüyle baktıklarından iş ayyuka çıkmak üzereyken juan ve evita sonunda büyük bir törenle evlenirler milletinde ağzına pamuk tıkamayı başarırlar, seda bacım olsaydı iki şahit bi imamla bu işi bitirirdi gel görki; kahramanlarımız farklı dine mensupturlar :) kader, kader..
1946 yılında seçimler olacaktır..Evita milyonları karşısına alır pembe evinin beyaz trabzanlarından halka o etkileyici tonuyla öyle bir seslenirki; adeta milletini titretir, yer yerinden oynar O, ne yapacağını çok iyi bilen yönetici ruhlu bir kadındır, ihtiraslıdır, geçmişte onun canını her kim acıttıysa hürrem gibi sessizce hepsinden acısını çıkaracaktır, biran  aklımdan -tarihe damgasını vuran  bu kadınların ortak noktası, intikamcı ruhuyla basamak basamak ilerlemiş olması diye geçti, gözüne kestirdiklerinin katli vacip olmuş, ve olayların üstü bir şekilde kapanmış, gitmiş..
Eva, artık tüm isteklerine kavuşmuş bir kadın olarak sosyetenin içindedir, ünlüdür ve halk tarafından çok sevilmektedir, huzurlu mudur orasını bilemem tabi, aktif siyasetin içinde olamasada,  işçi sendikalarının örgütlenmesinde çok önemli roller oynamaktadır. 1947 yılında Arjantinde kadınların oy verme hakkını elde etmelerini sağlamıştır..Öylesine hızla tırmanmıştırki merdivenleri bu hızlı yaşantısına vücudu tepki vermeye başlamıştır, yorgunluğu artmakta, kendini halsiz hissetmektedir, gün gelecektir eva, destek almadan ayakta duramayacaktır..hastalığı ilerledikçe zayıflamaya başlayan bayan Peron bir gün ameliyat olacak ve halkına sebebinin -apandist olduğunu söylede; gizlediği acı gerçeğin -rahim kanseri olduğunu o anlarda kimse bilmeyecektir yakınları hariç..

26 Temmuz 1952....
Eva 33 yaşında...henüz çok genç...hastalığı içinse çok geç....çok sevdiği halkına, eşine ve  yol arkadaşına veda eder ansızın...Cesedi, tüm halk görebilsin diye mumyalanır bir cam fanusun içine konulur, ama  o ceset bir gün biranda ortadan kayboluverir...aradan tam 16 yıl geçer..Eşi Juan Peron'da 1974 yılında vefaat eder, ve evitanın mumyası İspanyadan çıkar, Arjantin'e yani ait olduğu yere geri döner, sonunda Buenos Airesteki aile mezarlığına defnedilir..

Yıllar sonra Arjantin efsane kadın lideri için şu şarkıyı söyleyecektir:

'don't cry for me Argentina...'
-benim için ağlama Arjantin !!!




Yorumlar

  1. Gülçin her zamanki gibi akıcı anlatımınla keyifle okudum,
    malesef çok genç yaşta vefat etmiş ama istediklerini elde edebilmesi, hırsın ve azmin başarısını görmeside güzel bir ders, imkansız diye birşey yok hayatta, neden olmasın,
    sevgiyle kal:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim :) okuyan gözlerine, yüreğine sağlık..
      evet hiç beklenmedik bir zamanda ve çok genç bir yaşta eceline teslim olmuş evita'nın dediğin gibi istediğini kısa zamanda yapması şaşırtıcı, hayret verici..imkansız diye bir şey varmı diye kendi kendime çok sorarım: aslında sadece ölüm değil imkansız olan başka bir çok şeylerde var, bazen karşı koyamadığın durumlar insanın kaderi olabiliyor o kendi adına düşen kaderini yaşarken istediğini de alabilmiş diye diyede düşünüyorum :)
      sevgilerimle, öpüyorum :) sağol..

      Sil
  2. Filmini (müzikalini)izlemiştim çok dolu dolu, ilginç bir hayat...eline sağlık Gülçin'ciğim...sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet bir eski evita ve birde madonna'nın evitası var bende izlemiştim ablacım ama tiyatral anlamda izlemedim zaten tiyatroya ne kadar özlem duysam bir o kadar zamansızlığımdan gidemiyorum..
      teşekkür ederim :)
      sevgiler benden ablacım...

      Sil
  3. Merhabalar,

    "Olmuş çok ta duyulmuş yok!" diye söylenegelen bir yöresel deyişimiz vardır. Yeryüzü, insanoğluyla birlikte bahsedilebilir bir hale geldiğinden bu yana yaşanmış ne hikayeler vardır... Haberdarı olduğumuz hayat hikayeleri üzerinde düşünür ve yorumlar yapar ve onlardan kendimize ilhamlar ve dersler alırız. Söz konusu hikayeler, her okuyanını değişik yönleriyle etkiler. Yani herkes okuduğundan değişik yönleriyle etkilenir.

    Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Bu acıklı hikayeyi bizlerle paylaştığınız ve bu hikayeden kendimize birşeyler çıkartarak etkilenmemizi sağladığınız için.

    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) olmuş çok ta duyulmuş yok...çok ilginç bir deyimmiş Recep bey..haklısınız her hikayeyi okuyanın algısı düşüncesi farklıdır, ne türlü bir düşünceniz oluştu onu merak ederim şimdi...
      değerli yorumunuz için teşekkür ederim, saygılarımla :)

      Sil
  4. Acı bir son, senden dinlemek ayrı bir güzellik kattı . öptüm canım benimde apandistim var galiba!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canım çok teşekkür ederim sevgili kuğum az önce senden geldim :) ve yorumlara cevap verirken aklım hala melekte kaldı..
      ağrın mı var?

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar